Orman Dostları ve Gizemli Gölet
Eylül ve arkadaşlarının, doğayı korumak ve ormanı kurtarmak için çıktıkları büyülü bir macera
Bir varmış, bir yokmuş. Yemyeşil bir ormanın kıyısında, ailesiyle birlikte küçük bir evde yaşayan Eylül adında bir kız çocuğu varmış. Eylül, doğayı çok sever, bahçedeki çiçeklerle konuşur, dallarda uçuşan kuşlara selam verirmiş. Ama en çok sevdiği şey, ormanın kenarındaki çimenlikte oturup gökyüzündeki bulutların şekillerine bakmakmış.
Bir sabah, Eylül yine çimenlere uzanmış, gökyüzünde bir tavşana benzeyen buluta bakıyormuş. Tam o sırada, yanında bir hışırtı duymuş. Başını çevirip bakmış ki minik bir sincap ona doğru yaklaşıyormuş! Sincap bir an durmuş, Eylül’ü dikkatlice incelemiş. Sonra patilerini çimenlere dayayıp cıvıl cıvıl bir sesle konuşmaya başlamış:
“Merhaba! Beni duyabiliyor musun? Sanırım konuşabileceğim bir insan buldum!”
Eylül, gözlerini kocaman açmış. “Sen… sen konuşabiliyor musun?” diye sormuş şaşkınlıkla.
Sincap gülmüş. “Tabii ki konuşabiliyorum! Ama sadece iyi kalpli ve doğayı seven çocuklar beni duyabilir. Adım Fındık. Seninle arkadaş olmak istiyorum!”
Eylül bu duruma önce inanamayacak gibi olmuş, ama sincabın sıcak ve samimi hali ona çok güven vermiş. “Ben de seninle arkadaş olmak isterim,” demiş gülerek. “Ama neden beni seçtin ki?”
Fındık, patilerini birbirine vurup ciddileşmiş. “Çünkü senin gibi birine ihtiyacımız var! Ormanda büyük bir sır var ve bu sır, doğayı seven bir insanın yardımını bekliyor. Bize yardım eder misin?”
Eylül bir an düşünmüş, ama içindeki merak duygusu o kadar büyümüş ki dayanamamış. “Tabii ki ederim!” diye cevap vermiş.
Fındık heyecanla kuyruğunu sallamış ve Eylül’e dönüp, “O zaman hemen yola çıkalım. Orman seni bekliyor!” demiş.
Eylül, bahçeden topladığı küçük sırt çantasını almış, içine biraz su ve elma koymuş. Ardından Fındık’ın peşine takılmış. Kalbinde hem biraz korku hem de büyük bir heyecan varmış. Orman ona hangi sırları gösterecekmiş acaba?
Ve böylece Eylül’ün macerası başlamış. 🌳
Eylül, Fındık’ın peşinden ormanın derinliklerine doğru yürümeye başlamış. Daha önce ormana hiç bu kadar yaklaşmamış olduğu için etrafına şaşkınlıkla bakıyormuş. Güneş ışıkları, ağaçların yapraklarından süzülerek yumuşacık bir halı gibi yere seriliyormuş. Kuşlar dalların arasında cıvıldıyor, arada bir yaprakların arasından meraklı bir sincap ya da tavşan kafasını uzatıyormuş.
“Bu orman ne kadar güzel!” demiş Eylül. “Burada her şey çok canlı ve mutlu görünüyor.”
Fındık, Eylül’e dönüp gülümsemiş. “Evet, ormanımız çok özel bir yer. Ama güzel kalması için hepimizin ona iyi bakması gerekiyor. Şimdi seni dostlarımla tanıştıracağım. Onlar da bizimle olacak.”
Tam o sırada, bir ağacın dalından kocaman gözleriyle Eylül’e bakan bir baykuş seslenmiş:
“Kim bu yeni gelen, Fındık? İnsan mı?”
Fındık heyecanla cevap vermiş: “Evet, bu Eylül. Bize yardım etmeye geldi!”
Baykuş kanatlarını çırparak aşağıya inmiş. “Memnun oldum, Eylül. Ben Bilge. Ormanın bilgeliği bana emanet. Senin burada olman bizi çok mutlu etti. Umarım bizimle uzun bir yolculuğa hazırsındır.”
Eylül, biraz utangaç bir şekilde başını sallamış. “Sizden öğrenecek çok şeyim var gibi görünüyor,” demiş.
Yola devam ederlerken bir çalının arasından minik bir kirpi çıkmış. Kuyruğunu sallayarak Fındık’a doğru koşmuş. “Yeni bir arkadaş mı var? Ben Kirpi Pıtırcık. Eylül, tanıştığımıza çok sevindim!”
Eylül, gülerek kirpiye selam vermiş. Fındık, “Pıtırcık çok cesurdur. Yol boyunca bize yardımcı olacak,” demiş.
Böylece Eylül, yeni arkadaşlarıyla birlikte yürümeye devam etmiş. Yolda çiçeklerin arasında uğur böcekleri, ağaç dallarında sıçrayan maymunlar görmüş. Her biri ona sıcak bir gülümsemeyle selam vermiş.
“Bu ormanda herkes birbirine ne kadar bağlı,” diye düşünmüş Eylül. “Bu gerçekten çok özel bir yer.”
Ama ormanın içinde ilerledikçe yollar biraz daha çetinleşmeye başlamış. Eylül çalılardan geçerken birkaç diken bacağına değmiş, ama Fındık, “Merak etme, az kaldı!” diyerek onu cesaretlendirmiş.
Sonunda Fındık, Eylül’e dönüp, “Birazdan çok özel bir yere varacağız,” demiş. “Burada durup bir nefes alalım. Çünkü asıl macera yeni başlıyor!”
Eylül heyecanla gözlerini ormanın derinliklerine dikmiş. Onu daha nelerin beklediğini merak ederken, kalbinde büyük bir mutluluk hissetmiş. 🌿